9 Mart 2012 Cuma

samanyolu


Samanyolu, içinde Güneş Sistemi'nin de bulunduğu gökada. Yerel küme'nin bir parçası olan çubuklu sarmal türde bir gökadadır.Gözlemlenebilir evren'deki milyarlarca gökadadan sadece bir tanesidir.

Konu başlıkları

  [gizle

Tarihçe [değiştir]

1.000.000.000.000.000 (?) yıl öncesine dayanan bir tarihçesi vardır. Günümüzde gerçeğine en yakın olarak bilinen nedeni büyük bir süpernova denilen patlamayla birlikte kailtsfowfsge oluşmuştur.[kaynak belirtilmeli]

Etimoloji [değiştir]

Galaksi adının kökeni eski Yunanca’daki, bizim galaksimizi belirtmek üzere kullanılan “sütlü, süt gibi, sütsü” anlamlarına gelengalaxias (γαλαξίας) sözcüğü ya da "süt dairesi" anlamındaki kyklos galaktikos (κύκλος γαλακτίκος) terimi midir? Bilmiyoruz. Bu terim ve dolayısıyla Batı kültüründe Samanyolu için kullanılan "Süt Yolu" terimi eski Yunan mitolojisindeki bir mitosdan kaynaklanır: Bir gece, Zeus ölümlü bir kadından yaptığı oğlu Herakles'i, farkettirmeden uykuya dalmış olan Hera'nın göğsüne koyar. Bebek Herakles, Hera'nın memelerinden akan sütü içecek ve böylece ölümsüz olacaktır. Fakat Hera gece uyanıp tanımadığı bir bebeği emzirdiğini farkedince onu fırlatıp atar ve boşalan memesinden çıkan süt de gece gökyüzüne fışkırıp akar. Hikayeye göre, işte geceleyin gökte sönük bir ışıkla pırıldar halde gördüğümüz “Süt Yolu” (Türkçe’de Samanyolu) denilen kuşak böyle oluşmuştur.[3]

Keşif [değiştir]

Antik çağda Grek filozofu Democritus (450–370 B.C.) geceleyin gökyüzünde görünen Süt Yolu denilen ışıklı bölgenin uzak yıldızlardan oluşuyor olabileceğine dikkat çekmişti.[4] Aristo’nun (384-322 B.C.) düşüncesine göreyse, Süt Yolu büyük, birbirine bağlı çok sayıdaki yıldızın alevlenmesinden kaynaklanmaktaydı ve bu alevler dünya atmosferinin üst kısmında yer almaktaydı.
Arap astronom İbn-i Heysem (965-1037) Samanyolu’nun ıraklık açısını gözlemleme ve ölçme girişiminde bulundu; [5]Süt Yolu’nun ıraklık açısı yoktu, bunun üzerine “bu, Dünya’dan uzaktadır, atmosfere ait değildir” diyerek Aristo’nun görüşüne karşı çıktı. [6]İranlı astronom Birûni (973-1048) Samanyolu Gökadası’nın sayısız bulutsu yıldızlar yığını olabileceği görüşünü ortaya attı.[7] İbn Bacceise Samanyolu’nun pek çok yıldızdan oluştuğunu ve gözümüze sürekli bu şekilde görünmesinin dünya atmosferindeki kırılımdan kaynaklanıyor olabileceğini ileri sürdü.[8]İbn Kayyim El-Cevziyye (1292-1350) Samanyolu Gökadası’nın sabit yıldızlar feleğinde bir araya gelmiş çok sayıdaki küçük yıldızlardan oluştuğunu ve bu yıldızların gezegenlerden daha büyük olduklarını ileri sürdü.[9]
Guisard - Milky Way.jpg
Samanyolu Gökadası’nın birçok yıldızdan oluşmasının ilk kanıtı Galileo Galilei’den geldi. 1610 yılında Samanyolu Gökadası’nı bir teleskopla inceleyen Galileo Galilei bunun çok sayıdaki yıldızın bir araya gelmesinden oluştuğunu farketti.[10] 1750’de İngiliz astronom ve matematikçi Thomas Wright “Evrenin orijinal bir teorisi ya da yeni hipotezi” adlı eserinde gökadanın Güneş Sistemi’ne benzer tarzda, fakat daha büyük ölçekte, kütleçekim gücüyle birbirlerine bağlı çok sayıdaki dönen yıldızlardan oluşmuş bir kitle olduğu görüşünü ortaya attı. Bunun sonucunda bu düşünceye göre, sözkonusu yıldızların oluşturduğu ve bizim de içinde bulunduğumuz bu disk, bizim gökyüzüne bakışımız açısından, bize gökyüzünde Süt Yolu olarak görünüyor olabilirdi. [11]
1785’te William Herschel tarafından sayılan yıldızlardan yola çıkılarak hazırlanan Samanyolu diyagramı. O dönemde Güneş gökada merkezine yakın olduğu zannedildiğinden Güneş gökada merkezine yakın olarak işaretlenmiştir.(Günümüzde Güneş'in gökada merkezine yaklaşık 28000 ışık yılı uzaklıkta olduğunu biliyoruz.)
Immanuel Kant 1755'deki bilimsel incelemesinde Thomas Wright'ın düşünce ve çalışmalarını biraz daha ayrıntılandırdı, gökadamızın da Güneş Sistemi’mize benzer biçimde, kütleçekim ile bir arada tutulan ve dönen bir yıldız kümesi olduğunu (haklı olarak) ifade etti. Kant ayrıca o dönemde gözlemlenebilen birkaç bulutsunun da ayrı gökadalar olabilecekleri varsayımında bulundu. (Bu adın verilme nedeni dürbünle bakıldığında ışık veren gaz bulutu gibi gözükmeleridir.) Samanyolu Gökadası’nın biçimi ve Güneş’in gökada içindeki konumu hakkındaki ilk girişim 1785’te gökyüzünün farklı bölgelerindeki yıldızları özenle sayan William Herschel’dan geldi. Herschel, Güneş Sistemi’ni merkeze yakın bir yere koyarak gökadanın biçimini gösteren bir diyagram hazırladı. [12] [13]
Jacobus Kapteyn, hassas bir yaklaşım sergileyerek, 1920’deki çiziminde Güneş’in merkeze yakın bulunduğu elips biçimli küçük bir gökada tasarladı. Farklı bir yöntem uygulayan Harlow Shapley ise küresel kümeler kataloğu çalışmasında kendinden öncekilerden tümüyle farklı olarak, gökadamızı Güneş’in merkezden uzak olduğu yaklaşık 70 kiloparsek yarıçapındaki yassı bir disk biçiminde tasarladı.[14]Her iki hatalı çalışma da galaktik düzlemde ışığın yıldızlararası toz vasıtasıyla soğurulmasını hesaba katmamıştı. Bu ancak Robert Julius Trumpler’ın 1930’da açık yıldız kümeleri üzerinde çalışırken bu etkiyi ölçmesinden sonra hesaba katılmaya başlandı ve günümüzdeki gökada görünümü kuramlarına ulaşıldı [15]

Samanyolu galaksisinin güneş sisteminden görünümünün 360 derece panaromik fotoğrafı.

Yapısı [değiştir]

Samanyolu galaksisi ve kolları
Samanyolu'nun şekli hakkındaki yaygın görüş onun bir çubuklu sarmal galaksi olduğu yönündedir. Merkezdeki çubuk şeklindeki yıldız yoğunlaşmasının iki ucundan logaritmik spiral şeklinde uzayan iki ana kol ve yardımcı kollar galaksinin şeklini oluşturur. Bu görüş ilk olarak 1990'larda gündeme gelmiş,[16] 2005 yılında Spitzer Uzay Teleskobu'ndan alınan bilgilerle kuvvetlendirilmiştir.[17]

Tıklanabilir Harita [değiştir]

Bu harita, en az 200 milyar yıldız içeren ve sarmal bir gökada olan Samanyolu'nun tümünü göstermektedir. Güneşimiz, merkezden 26 bin ışık yılı uzaklıkta, Avcı kolu'nun derinliklerinde gizlenmiştir. Gökadamızın merkezine doğru olan yıldızlar, bizim bulunduğumuz yerdekilere göre birbirlerine çok daha yakındır. Ayrıca, gökada düzleminin oldukça dışında yer alan küçükküresel yıldız kümelerinin varlığına da dikkat edilmelidir. Yine dikkat edilmesi gereken bir başka konu da, gökadamız tarafından yavaşça yutulan bir cüce gökadanın (Cüce Yay) varlığıdır.
Resim hakkında
Samanyolu gökadası (tıklanabilir harita)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder